Kumar, ortaya para koyarak oynanan talih oyunudur. Bu tanıma göre, ülkemizde çok yaygın olan ‘Şans Oyunları’ da ‘ Bahis Oyunları’ da, tıpkı ‘Poker’ gibi bir kumar türüdür.
Aslında kumar oynamak, çoğu zaman özgürce yapılan, eğlenceli ve keyifli bir etkinliktir. Pek çokları, parayla kağıt, tavla veya bahis oynamış, piyango bileti almayı deneyimlemiştir. Sosyal oyuncular olarak betimlenen bu kişiler bu etkinliğe istedikleri zaman sona erdirebilirler.
Fakat kimileri için, kumar oyunu kişide takıntı oluşturabilecek bir tutku halini alabilir. Kişinin diğer yükümlülüklerinin önüne geçerek kişinin tüm hayatını kaplayabilir ve yıkımlara sebep olabilirler. Bu durumda kumar bağımlılığından bahsedebilir. Adès ve Lejoyeux, kumar bağımlılığını sosyal, profesyonel ve kişisel zararlarına rağmen tekrar eden ve kalıcı kumar oynama bozukluğu olarak tanımlar. Psikiyatri Birliği (DSM-V) tarafından tanınan ilk ve şimdilik tek davranışsal bağımlılıktır.
Patolojik oyuncu olarak nitelendirilen kimseler, sosyal oyunculardan farklı olarak oyun üzerindeki kontrollerini kaybederler. Oyunlarda risk alarak, başta tasarladıkların çok daha fazla para ve zaman kaybederler. Çoğu zaman bütün paralarını kaybetmeden duramazlar ve gerçekçilikten uzak bir iyimserlikle (patolojik optimizm) kaybettiklerini geri kazanabileceklerine inanırlar. Bunun için etraflarına yalan söylemeye, onlardan borç istemeye kalkışabilirler. Her geçen gün daha fazla maddi birikimlerini, işlerini, sosyal ve ailevi ilişkilerini tehlikeye atarlar. Oyun dışında kalan hiçbir şey onları ilgilendirmemeye başlar .
Bir kişinin sosyal oyunculuktan patolojik oyunculuğa geçmesi hızlı olabileceği gibi 10 ile 15 yılını da alabilir. Başlarda keyifli bir etkinlik olan kumar oyununun zaman içinde ihtiyaç halini almasının ardında pek çok faktörün etkileşimi söz konusudur.
Bağımlılıkların türü ne olursa olsun, davranışsal, biyolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkarlar, yani mültifaktöryeldirler. Patolojik oyuncularda da biyolojik, genetik ve psikolojik altyapı; çevresel ve oyun tipine ilişkin faktörlerin etkileşimi çok önemli rol oynar. Yani bağımlılıktan tek başına ne oynanan kumar oyunu ne kumar mekanı, ne de kumar oyuncusu sorumlu tutulabilir.
Yapılan uluslararası anketler %1 ile %5 arasında toplumda kumar oynama problemi bulmuştur. Gençlerde (17 yaş), yetişkinlere göre 2 kat daha fazla patolojik oyuncu olduğu sanılmaktadır.
Psikiyatri Birliği (DSM-V) tarafından tanınan ilk ve şimdilik tek davranışsal bağımlılıktır. Bunun sebebini yalnızca patolojik oyuncuların özellikleri ile madde kullanıcılarının özelliklerini kıyaslayarak bile yapmak mümkün! Kumar oynama bozukluğu, madde bağımlılığındaki bilişsel, nörolojik, genetik ve davranışsal özelliklerle benzerlik gösterir. Zaten kumar oynama bozukluğunda yüksek oranda madde bağımlılığı eştanısı bulunmaktadır. Davranışsal bağımlılık ile madde kullanım bozukluklarının niçin aynı kategoride oldukları hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.
Bağımlılıkların mültifaktöryeldirler. Bu nedenle, tek bir teori veya yaklaşım bu problemi tek başına anlamaya yeterli gelmeyebilir. Bu sebeple, psikolog konuyla ilgili değişik yaklaşımları, teorileri bütünleştirerek ve onları karşısındaki bireye ve sıkıntısına uyarlayarak daha etkili bir sonuç alabilir. Örneğin kişinin değişime yaklaşımını netleştirmesine yardımcı olmak için motivasyonel görüşme yapılabilir. Bağımlığın kişinin hangi sorununa cevap olarak ortaya çıktığını anlamlandırmada psikanalatik yaklaşım kullanılabilir. Kognitif bozulmalarda (hatalı inançlarda) davranışsal terapi teknikleri, ailenin terapi sürecine dahil edilmesi gerektiğinde sistemik bir yaklaşım tercih edilebilir. Özellikle bağımlılık problemi olan kimselerde çok önemli rol oynayan duygu yönetimi için farkındalık (mindfulness) çalışmaları yapılabilir. Integratif (Bütünsel) yaklaşım bu değişik yaklaşımları harmanlayarak terapinin farklı zamanlarında uygulanmasını esas alır.